Ana sayfa Yazarlar Aşure Tadında AİLE İÇİ ŞİDDET

AİLE İÇİ ŞİDDET

2750
0
PAYLAŞ

Tekrardan merhabalar Perfect Gazete okuyucuları. Torontoda sıcaktan kavrulduğumuz bu günlerde içimizde maalesef #kadınaşiddetehayır diye diye okuduğumuz haberlerle yanıyor. Tabiki sırf kadına değil, çocuğa, hayvanlara , herkese şiddete hayır.. Ama maalesef bu günlerde okuduğumuz haberler içimizi yeterince kavurdu, elden bir şey gelmemezlik, vahşi insanlarla aynı oksijeni soluma isyanları bizleri daha da üzdü.  Kadına şiddetin maalesef sadece fiziksel olmadığı psikolojik olarak da yaşanıldığı günümüzde maalesef taciz edilmeyen, sözlerle aşağılanmayan, tartaklanmamış bir kadın olarak yaşamak imkansız hale geldi.. Arkadaş meclislerinde bu konular konuşulduğunda biz kadınların bilinç altına attığımız travmalarımızla yaşadığımızı gördükçe de imkansız bir kısır döngünün içinde yaşadığımızı farkediyoruz. Kıyafete ekstra dikkat etmek, çantasını kollamak, bir toplu taşımada duracağı yeri analiz ederek dikkatlice seçmek, sinirlenince ağzından çıkacakları ekstra kontrol etmek bunlar bizim doğuştan yeteneklerimiz değil arkadaşlar, bunlar maalesef öğrenilmiş baskılanmış halimiz.

İstanbul sözleşmesi hayat kurtarır diyoruz, ama nedir bu İstanbul sözleşmesi biliyor musunuz? Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin engellenmesi adına temel standartların ve devletin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesi.. Yani yolun o kadar başındayiz ki..  Kesinlikle katılıyorum nereden başlanılsa başlanılsın değişiklik yapılması şart ama insani olarak düşünüldüğünde ne kadar acı değil mi? Bir insanın bir insana zulm etmesi, fiziksel psikolojik şiddet göstermesi.. Hele ki insan ırkının devamını sağlayacak cinse.. Fiziksel olarak güçsüz diye başka bir insana yapılan her türlü zulme karşıyım, bunu herhangi bir sebeple meşrulaştırılması ‘ama …’ diye başka cümlelerle birleştirilmesi kabul edilemez. Kadına yada çocuğa şiddet uygulayanların ruh sağlığından şüphe edilip, öncelikle tedavi edilmesi ve kesinlikle caydırıcı cezalara çarptırılması gerekmektedir. Bunun tekrarlanmayacağından emin olunmadan ise topluma geri döndürülmemeleri gerektiğine inanıyorum. Toplum olarak en değerli varlıklarımız olan çocukların ve kadınların korumaya ihtiyaç duymadıkları bir güvenlikte olmadan, bir kadın olarak arkamıza bakmadan yürüyebildiğimiz bir ortam oluşturulmadan rahat bir uyku çekilmesini anlayamıyorum.

Sevgili kadınlar bir anne olarak o kadar zorluklarla 9 ay karnınızda taşıdığınız çocuğunuz kız çocuğu olur ise düşünün biri ona zulm ediyor, siz dokunmaya kıyamazken birisi onu korkutuyor, dövüyor, hırpalıyor.. Bunu düşündüğünüzde nasıl içiniz cız ediyorsa doğurduğunuz melek bir oğlan çocuğu ise aynı şekilde yetiştirmeniz gerekiyor.. Kendinden güçsüze el kalkmaz, sevgi ve saygı ile hayatta her şey çözülür.. Zaten bu melekler doğduğunda iyiyi kötüyü sizden çevresinden öğreniyor. Sizler aile içi şiddetin kabul edilebilir bir şey olduğunu onlara yaşatırsanız ileride başka türlü davranmasını bekleyemezsiniz ki.. Evde şiddeti gören normalize eden bir çocuk büyüyünce başka nasıl iletişim kurabilir ki? Durmamanız lazım.. Şiddet gördüğünüz evde durmamanız, sessiz kalmamanız lazım.. Maalesef burada da iş gene sözde güçsüz tarafa düşüyor, eğer bulunduğunuz yerde fiziksel, duygusal şiddet varsa susmamanız buna asla göz yummamanız lazım. Eğer susarsanız eğer bir kerelikti, ‘ama..’ diye kendinizde bir sebep ararsanız emin olun ki siz bu zinciri uzatıyorsunuz, sizde bitebilecekken bir sonraki nesile taşıyorsunuz..  Bunu yapanı normalize ediyor, bunu gören çocuğunuza bunun kabul edilebilir bir şey olduğunu hareketlerinizle, maalesef örnek olarak gösteriyorsunuz. Şiddeti gösterenin ne kadar suçlu olduğundan bahsetmeyeceğim ama sessiz kalarak maalesef suça ortak oluyorsunuz. Bizler birlikle güçlüyüz evet ama sen susarsan, ben susarsam daha çok resim karartılacak, daha çok genç izin üzüleceğiz.. Eğitim evde başlıyor, şiddet evde öğreniliyor.. Ve evde bitirilebilir.

Sevgiler, Azer