Şu anda herkes seni duyabilse ne söylemek istersin?
“Çocuklar, dinliyorsanız beni, hiç biriniz dalga geçmeyin. Hepiniz aynısınız.”

Hoşgeldin Ege
Hoşbulduk.
Nasılsın?
İyiyim. Sen nasılsın?
Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Bize kendini tanıtır mısın Ege?
Tamam, benim adım Ege. 10 yaşımdayım ve beşinci sınıfa gidiyorum.

Okul hayatın nasıl gidiyor Ege?
Valla iyi. Dersler sınıfta zor olmaya başladı. Dördüncü sınıfta Fransızca daha kolay oluyordu. Sadece yedi tane cümle kurmak yeterliydi. Şimdi daha çok şey öğrenmemiz lazım.
Ama sanırım sen bunu yapabiliyorsun.
Yapıyorum da çalışmalısın bunu yapmaya.
İyi de öğrencinin işi zaten ders çalışmak değil mi?
Ders çalışma da…
Senin yerine ödevlerini annen yapsa mutlu olur musun?
Yok. Ben ödevlerimi yapmayı seviyorum. Zaten sıkılınca bişey bulmak istiyorum ödev yapabilirim diye düşünüyorum.
Hangi derslerini daha çok seviyorsun?
Matematik. Labratuara gidiyoz haftada bir gün. Çok iyi şeyler yapıyoz. Tahtayı şeyle… axe neydi?
Balta.
Tahtayı küçük bir baltayla kırıyoruz. Sonra soruyoz, nolur, neye kullanabiliriz bunu böyle yapınca. Çocuklar da düşünüyor. Yani bir şeyi daha çok şeyler için kullanabilirsin.

Anladım. Sınıfında kaç kişisiniz Ege?
18. 10 kız, 8 erkek.
Senin için önemli mi arkadaşlarının kız ya da erkek olmaları?
Yoo.
Hani bazı insanlar erkekler kızlardan daha akıllıdır diyorlar ya, sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Ben herkes akıllı diye söylüyom. 10 yaşında olmak zor mu?

Büyük çocuklar sana daha saygılı oluyor ve küçük çocuklar seni daha çok seviyor.
Peki senden büyük çocuklar sana nasıl davranıyorlar?
Valla bana iyi davranıyorlar, arkadaş gibi.
Arkadaşlarını nasıl seçiyorsun?
Biraz bakıyom önce. Hemen arkadaş istersen olmayabilir. Bakıyom çocuklara nasıl konuşuyorlar. Kötü davranıyosa olmuyom ama iyi davranıyosa oluyom.
O çocuk nasıl davranırsa kötü olur sence?
Yani kötü birşey olacak. Sonra diyo ki bişey olmaz arkadaşlar.
Senin en iyi arkadaşının ismi ne?
Muhammed.
Peki Muhammed neden en iyi arkadaşın oldu?
İşte, her zaman herkesi güldürüyor. Birisi arkadaşlarına kötü davransın, hemen savunmaya geçiyor.
Yani haksız davranılmasını istemiyor.
Evet.
Bu çok iyi bir özellik.
Sen nasıl davranırdın bir haksızlık görsen?
Ben de diyerim ki, neden onu dedin. Sen de aynı şeyi yapcan bigün ve biz de sana söylemiycek miyiz öyle şeyler. Yani diyelim ki birisi bisikletten düştü, dalga geçtin. Sonra sen düşsen biz seninle mi dalga geçelim.

Okul dışında hayatınla neler yapıyorsun Ege?
Spor yapıyorum her hafta. Basketbol, yüzme, tenis… Masa tenisi de yapıyom babamla. Satranç oynuyom okulumuzda. İyiyim biraz.
Bir enstrüman çalıyor musun?
Eskiden piano çalıyordum. Ama artık spor yapıyorum ya, diyorum ki artık buna focus yapıyım.
Yani herşeyi azıcık azıcık yapmaktansa bir şeyi çok iyi yapayım diyorsun?
Evet. Sonra yeni şeye geçerim. Yani hemen buna azıcık practice yapacaksın sonra şuna.
Peki büyüdüğünde ne yapmak istiyorsun?
Daha düşünmedim.
Ne zaman büyümüş olacaksın?
8 yıl sonra.
Yani 18 yaşında
Evet.
Ne olacakki o zaman? Yani bir sabah kalktığında ben büyüdüm mü diyeceksin?
Yoo, işte istediğimi yapabilirim. Yani dışarı çıkabilirim kendim. Job neydi?
İş
Kendi işimi yapabilirim.
Ama 18 yaşında üniversiteye gitmen gerekmiyor mu?
Yapabilirim de üniversiteyi bitirince.
Yook, 18 yaşında üniversiteye yeni başlıyorsun.
Haa, o zaman üniversiteyi bitirdiğimde kendi işimi yapabilirim.
Bu çok güzel bir düşünce. Ama kaç yaşında olursan ol, ailenin gözünde hep çocuk kalacaksın biliyor musun?
Evet, biliyorum. Çünkü o zaman güvendeyim.

Büyüdüğünde ne iş yapmak istiyorsun Ege?
Avukat olmak istiyorum. Doğru insanları savunmak istiyorum.
Haksızlıkları bitirmeye çalışmak iyi birşey tabi. Başka hangi problemleri bitirmek istersin?
Çevre ve hava kirliliğini. Duman çıkıyor bazı yerlerden. Bu hava kirliliği. Sigara şeyleri var kaldırımlarda. Her zaman turuncu beyaz şeyler görüyom. Ben de diyorum ki neden her zaman görüyorum. Çünkü sigara içip atıyorlar, plastik şeyleri atıyorlar.
Sence bu problem nasıl bitebilir?
Her gün polis gezinsin. Sonra baksın hangi sokak en iyisi. En temizi için bir hediye kazanıyorlar.
Yani en temiz sokağa ödül verilsin.
Evet.
Sanırım böylelikle komşular da birbirlerini uyarabilir. Peki kurallara uymayanlara ne yapmalıyız? Mesela yolda yürürken önünde giden kişi sigarasının izmaritini yere atarsa ne yapabilirsin?
Belki adamı geri çağırabilirim. Ben onun şeyine dokunmak istemem. Evden bir naylon poşet alıp içine atabilirim.
Peki sen o adama yanlış yaptığını söylesen ne olabilir?
Yabancılarla konuşmak istemem. Güvenli olmayabilir.
Doğru.

Ege, neden başka meslekler düşünmediğini merak ettim. Mesela doktorluk da çok önemli birşey.
Evet ama onlar bütün randevularına zamanında yetişmek zorundalar. Hemen hergün erken kalkmalısın.
Sanırım sen o kadar disiplinli bir hayat istemiyorsun.
Ben öyle çalışabilirim de işte erken kalkamam.
Uyumayı çok mu seviyorsun?
10-11 gibi olursa ben severim.
Tabi tabi Ege. Bu durumda en iyisi kendi işini yapmak. Ama tabi çok okumalısın.
Evet.
Okumayı seviyor musun?
Çok seviyorum.
Peki okulun en sinir olduğun tarafı ne? Erken kalkmak dışında.
Tabi yüzde yüz o
Gülüşmeler….
Zaten okulum 15 dakika uzak gibi. Sabah erken kalkmalıyım, kahvaltımı yemeliyim. Sonra çantamı hazırlayıp arabaya atlamalıyız.
Sabahları canın yemek yemek istiyor mu?
Biraz. Tost yemeyi seviyorum. Yumurta ve süt. O kadar bana.

Ege biraz dedikodu yapalım. Annen güzel yemek yapıyor mu?
Ooo, neler yapıyor. Pide yapıyor, Poğaça yapıyor, çok iyi yapıyor.
Sen annenden yemek yapmayı öğrendin mi?
Ben biraz yardım ediyom yumurtaları kırmayı gibi. İşte yapmıyom da yardım ediyom.
Tabiki. Önemli olan elinden gelen yardımı yapman. Ev işlerinde yardım ediyor musun?
Azıcık. Yani çorapları asıyom.
Ama sen erkeksin. Niye ev işlerine yardım ediyorsun? Erkekler ev işi yapmazki.
Doğru değil o. Herkes birşey yapmalı. Sadece kızlar değil.
Bu şaşırtmacalı bir soruydu Ege. Seni kandırmaya çalışmıştım. Peki sen niye böyle düşündün?
Çünkü herkes… equal nasıl diyosun?
Eşit.
Herkese eşit olsun diye. Yani sorumlulukları paylaşmak lazım.
Bu çok güzel bir düşünce. Büyüdüğünde de aynı olur musun sence?
Evet, ne lazımsa yardım ederim. Ben bilmiyosam birşey yapıyosa öğrenebilirim.
Bazı insanlar kız işi diye yapmak istemiyorlar.
Evet, bunu televizyonda görmüştüm. Rafadan Tayfa, ikinci bölüm. Orada iş yapmak istemiyorlardı ama aslında bilmiyorlardı ve zor olduğundan korkuyorlardı. Sonra abileri öğretti.
Senin bir abin var mı?
Hayır.
Bir kardeşinin olmasını ister miydin?
Oynamak için olur. Tek çocuk da iyi.

Ege bu gazeteyi okuyan insanlara söylemek istediğin bir şey var mı?
İşte o parttan ben korkuyorum biraz
Nasıl yani?
Yanlış şeyler söylersem gibi.
Yok canım, ne olacakki… Mesela Kanada’ya yeni gelmiş bir çocuk İngilizce bilmediği için çok korkuyorsa…
Ah evet. Bir bölüm vardı Rafadan Tayfa’da. Yeni çocuk geliyor. Arkadaş olalım diyor. Sonra dalga geçti gibi diğerler. Ben olsam diyerdim ki İngilizce konuşamıyorsa sen o zaman kendini onun yerine koy. Arkadaşların sana aynı şeyi yapsın. Sen nasıl hissedersin.
Çok doğru söyledin. Senin okuluna yeni bir çocuk geldi mi?
O kadarcık değil.
Peki sınıfına İngilizce ya da Fransızca hiç bilmeyen birisi gelse nasıl anlaşabilirsin?
O zaman ben resim gösteririm ona. Ebe oynayarsak kaçmasını anlatırım.
Aslında az önce sana sorduğum ve senin korktuğun soru buydu. Diyelimki şu anda senin elinde bir mikrofon var ve herkes seni duyabiliyor. Onlara ne söylemek isterdin?
Anladım. Çocuklar dinliyorsanız beni hiç birisi dalga geçmesin. Hepiniz aynısınız. Birisi yanlış görünürse onu bully yapmayın. O da senin gibi human ve yaşıyor.
Bu çok güzel bir mesajdı Ege. Bütün bunları nereden öğrendin?
Birazını okuldan ve birazını annem ve babamdan.
Anne ve baban sana çok şeyler öğretiyorlar sanırım.
Evet
Peki onların çocuğu olmanın en güzel tarafı ne?
Benle eğlensinler diye. Annemle ben saklambaç oynuyoz. Babamla da satranç ve oyunlar oynuyoz.
Birçok çocuğun ailesi onlara zaman ayıramıyorlar.
Evet. Annemle babam çalışıyorlar ama yine de bana zaman ayırıyorlar. Bence ben şanslıyım.
Bence de sen şanslı bir çocuksun.
Benimle sohbet ettiğin için teşekkür ederim Ege.
Ben de teşekkür ederim.






